Schrödinger’in Tuzağı: Arafta Kalmanın Dayanılmaz Ağırlığı - Medyabir PRO Haber Yazılımı

Schrödinger’in Tuzağı: Arafta Kalmanın Dayanılmaz Ağırlığı

Yazar: Duygu Terzioğlu | 12.12.2025

Hiç, sonucundan korktuğunuz için açmaya cesaret edemediğiniz bir e-posta oldu mu? Ya da cevabını duymaktan çekindiğiniz için sormayı ertelediğiniz o hayati soru?

​Eğer cevabınız evet ise, tebrikler; siz de Erwin Schrödinger’in o meşhur çelik kutusunun içindesiniz.

​Fizik dünyasının en popüler, aynı zamanda en yanlış anlaşılan kavramlarından biri olan “Schrödinger’in Kedisi”, aslında 1935 yılında Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger tarafından, kuantum mekaniğinin günlük hayata uyarlandığında ne kadar absürt olabileceğini göstermek için kurgulanmıştı.

​Hikayeyi biliyorsunuz: Bir kedi, zehirli bir düzenekle birlikte çelik bir kutuya hapsedilir. Düzenek, bir atomun bozunma ihtimaline bağlıdır (%50 evet, %50 hayır). Kuantum fiziğine göre, biz kapağı açıp bakana kadar atom hem bozunmuş hem de bozunmamış durumdadır. Dolayısıyla kedi de hem ölü hem canlıdır.

​Bilim insanları buna “süperpozisyon” diyor. Ben ise buna “modern insanın arafı” diyorum.

​Kuantum Tuzağı Nedir?

​Schrödinger’in asıl tuzağı o çelik kutu değildir. Asıl tuzak, belirsizliğin yarattığı o güvenli ama boğucu konfor alanıdır.

​Kuantum dünyasında “gözlem yapmak”, bir durumu sabitlemek demektir. Kutu açılana kadar her şey mümkündür. Kutu açıldığı an, olasılık dalgası çöker ve tek bir gerçeklik (yaşam ya da ölüm) kalır.

​Biz insanlar da çoğu zaman o kutuyu açmaktan, yani gerçekle yüzleşmekten kaçıyoruz. Çünkü kutu kapalıyken umut hala var.

​O iş başvurusunun cevabı gelmediği sürece, hala işe alınma ihtimaliniz var.

​O zor konuşmayı yapmadığınız sürece, ilişkinizin hala kurtulma şansı var.

​Doktora gitmediğiniz sürece, o ağrının önemsiz olma ihtimali var.

​Kapağı kapalı tutarak, “hem başarılı hem başarısız”, “hem mutlu hem mutsuz” olduğumuz bir süperpozisyon durumunda asılı kalıyoruz. İşte Schrödinger’in Kuantum Tuzağı budur: Gerçekle yüzleşmek yerine, olasılıkların sonsuzluğunda kaybolmayı seçmek.

​Gözlemci Olma Cesareti

​Ancak fizik yasaları kadar hayatın yasaları da acımasızdır: Gözlem yapılmadan gerçeklik oluşmaz.

​Arafta kalmak, kötü bir gerçekten daha yıpratıcıdır. Çünkü belirsizlik, insan zihninin başa çıkmakta en çok zorlandığı durumdur. Enerjimizi, “Acaba ne olacak?” sorusuyla tüketiriz. Oysa kutuyu açmak, sonuç kötü bile olsa bir özgürleşmedir. Ölü ya da canlı; en azından artık neyle karşı karşıya olduğunuzu bilirsiniz. Ve ancak bildiğiniz bir şeyi yönetebilirsiniz.

​Schrödinger, bu deneyi tasarlarken kuantum dünyasının tuhaflığına dikkat çekmek istemişti. Ama bize istemeden de olsa harika bir hayat dersi verdi:

​Hayat, olasılıkların üst üste bindiği o kapalı kutuda yaşanmaz. Hayat, kapağı kaldırıp içeri bakma cesaretini gösterdiğimiz an başlar.

​Bugün kendinize bir iyilik yapın. Ertelediğiniz o kararı verin, o telefonu açın, o yüzleşmeyi yapın.

Kendi kuantum tuzağınızdan çıkın.

Çünkü kutunun içindeki kedi, siz kapağı açana kadar sizi bekliyor olacak.

Ana Sayfaya Dön